İyi Yaşamanın Bilimi - Pozitif Psikoloji
“Mutluluk bir amaç değildir…İyi yaşanan bir hayatın yan ürünüdür”. ―
Eleanor Roosevelt
Pozitif psikoloji, geleneksel psikolojiden farklı olarak mental hastalıkların teşhis edilip çözümlenmesi yerine sağlıklı olana odaklanarak bireyin psikolojik sermayesini arttırmasını, kendi değerleri ve güçlü yönlerini keşfederek bu alanlara daha fazla eğilmesini önceliklendiren ve bireyin psikolojik esenliği üzerine araştırmalar yapan bir alandır. 2000li yıllarda APA Başkanlık konuşması sırasında Martin Seligman tarafından kitlesel bir popülerliğe taşınmışsa da pozitif psikoloji kavramı ilk defa Abraham Maslow tarafından 1954 yılında kullanılmıştır.Pozitif psikoloji temelde şu soruyu sorar: “Hayatı yaşamaya değer kılan nedir?”, bu nedenle de ilgi alanları; esenlik (wellbeing), yaşam tatmini, hayattaki anlam, kendini gerçekleştirme, karakter güçleri ve erdemler, psikolojik dayanıklılık, özgün (authentic) benlik, minnet, bilinçli farkındalık, psikolojik gelişim (flourishing) gibi konulardan oluşmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (1995) ruhsal sağlığın sadece olumsuz semptomların ortadan kaldırılması olmadığını iletmiştir. Elbette pozitif psikoloji bireylerin yaşadığı sorunlara, acılara ve klinik problemlere arkasını dönmemekte; bunların gerçekliğini, önemini kabul etmektedir. Sadece psikolojinin tek rolünün sorunları ortadan kaldırmak olmadığını kabul etmektedir. Bireylerin zayıf yönleri kadar güçlü yönlerine de odaklanmak gerektiğini düşünmekte ve bilimsel çalışmalarını bu bakış açısı ile sürdürmektedir. Bu anlamda pozitif psikoloji geleneksel psikoloji ile çatışmamakta, onu tamamlayacak şekilde ilerlemektedir. Bu amaçla da özellikle son yirmi yılda birçok bilimsel araştırmaya konu olmuş ve çeşitli araçlar geliştirmiştir. Yalnızca terapi ve danışmanlık değil, eğitim, iş yeri ve aile alanlarına da birçok olumlu katkı sağlamıştır.
Pozitif Terapi; Terapide pozitif psikolojinin kullanımı danışanın değerlerinin ve güçlü-erdemli özelliklerinin keşfinin yanında, pozitif duygundurum, öz-şefkat, umut ve dayanıklılık çerçevesinde psikolojik kaynaklarının gözden geçirilmesi ve desteklenmesini içerir. Pozitif psikoloji kullanılan terapötik modelin yerine geçemez ancak destek özelliği taşımaktadır. Sadece sorunun ortadan kaldırılmasına değil kişinin ilerlemesi, gelişimi ve kendisi için anlamlı bir hayat sürmesine de odaklanır. Pozitif psikoloji tekniklerinden faydalanmak için mutlaka psikolojik problemlerin olması gerekmez, kişinin daha verimli, anlamlı ve mutlu, tamamlanmış bir hayat sürmesine imkan vermektedir, bu nedenle klinik tanı almamış kişiler ile çalışılabilmektedir.
Pozitif İş Yeri; Pozitif organizasyonlar çalışanlarının pozitif deneyimler yaşayabildiği devamlı gelişen organizasyonlardır. Burada özellikle üzerinde durulan kavramlar pozitif iş kültürü ve pozitif iş tasarımı olarak karşımıza çıkmaktadır.Her ne kadar günümüzde kurumsal firmalar rekabetçi, baskıcı ve kontrolcü bir kültür ile çalışarak bundan satış ve karlılık anlamında fayda görse de gizli birtakım maliyetleri göz ardı etmekteler. Özellikle iş yeri stresi kaynaklı sağlık harcamaları ve iş kaybının yarattığı maliyet oldukça yüksektir. **Ayrıca çalışanlarının ciddi şekilde sağlıklarını kaybetmesi riski bulunuyor.** Stres ile yönetme biçimini benimseyen yöneticilerin altında çalışanlarda kalp hastalıklarının görülme oranının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Baskılı ortamda çalışmanın yine çalışanların işe bağlılığını (engagement) düşürdüğü, bu nedenle de verim ve karlılığın da uzun vadede düştüğü araştırmalarda belirtilmiştir. Yine stres kaynaklı işten ayrılma da firmalar için oldukça yüksek bir maliyet yaratmaktadır. Pozitif psikolojinin bu problemlere cevabı pozitif iş yeri kültürü olmuştur. Bu olmadan arttırılan maaşlar veya çeşitli yan haklar çalışan bağlılığını tek başına sağlayamamaktadır. Kısaca çalışanların birbirine değer vermesi, şefkat göstermesi, saygı duyması, güvenmesi gerektiği durumlarda birbirine yardımcı ve destek olması, suçlamadan kaçınması ve affedici olması gibi özelliklere dayanmaktadır. Bir yöneticinin empati sahibi olması, çalışanlarının sorunları ile ilgilenmesi ve çalışanlarına güven duyması bu ortamı güçlendirmek için çok önemlidir.
Pozitif iş tasarımı; ise çalışanların başkalarının onayına ihtiyaç duymadan otonom bir şekilde işlerini yapabilecekleri ve sosyal destek alabildikleri bir ortamı anlatır. Benzer şekilde iş talepleri ile çalışanın sahip olduğu kaynaklar arasında bir denge olmalıdır. Pozitif psikolojinin bu bahsedilen ortamları oluşturmak ve güçlendirmek için geliştirdiği birçok araç bulunmaktadır.